top of page

Yazılar

BİR KÜÇÜK ÇAY MASALI


Çay, kahve, kitap, şömine, sıcacık bir battaniye soğuğa masalsı bir dokunuş yapmaz mı? Ya da evde mis gibi kokan bir çay demlendiğinde yalnızlık çayın buharıyla uçup gitmez mi? Hep elimizin altında hep yanımızda her gittiğimiz yerde çay. Bir o kadar kültürümüzde ama bir o kadar kıymeti bilinmeyen. Dün katıldığım bir workshop da Evren Elif Akçakaya ile yeniden keşfettik çayı. Elimden geldiğince sizlerle de paylaşmak istedim.

Çin'de 6. yüzyıl itibariyle oluşmaya başlayan çay kültürü maalesef bize çok uzun yıllar sonra Timurlenk ile ulaşmış. Dilerseniz birlikte göz atalım.

Tuo-cha: Toprak altında yıllandırılan bir çeşit çay. Minerallerden oldukça zengin. Kek şeklinde minik toplar halinde satılıyor. Sıcak suya sadece 1 top koyup 3-4 dakika demlemek yeterli geliyor. Bu şekilde 4-6 fincan çay verebiliyor. Fakat kafein duyarlılığı olan bireylerin dikkatli kullanmasında fayda var. Kalp atım hızında artışa neden olabiliyor.

Matcha: Bir çeşit yeşil çay fakat daha yoğun bir tada sahip. Yapım aşaması da oldukça farklı. Bambu bir kaşık yardımıyla suya yeşil bir toz halinde eklenen çay cam bir kase içerisinde yine bambudan yapılmış bir çırpacak yardımıyla köpürtülüyor. Ufak ve kulpsuz bardaklarda sunuluyor. Sağlık açısından değerlendirmek istediğimizde ise; gölgede kurutulması nedeniyle klorofil içeriği oldukça yoğun bir çay türü. Bu sayede antioksidan kapasitesi çok yüksek ve kanın ihtiyaç duyduğu oksijenin hücre ve dokulara taşınmasına yardımcı oluyor.

Blue Flowers: Ebegümeci dendiğinde blue flowers a ne kadar da uzak öyle değil mi? Halbuki bu çay ebegümecinin ta kendisi. 250 ml suya 1-2 çay kaşığı eklendiğinde beklemeden içebiliyorsunuz. Aynı çay ise 2 defa demlenebiliyor. Özellikle grip ve soğukalgınlığı gibi bir durumunuz varsa şiddetle tavsiye.

Beyaz Çay: Toplaması oldukça zahmetli çaylardan sadece bir tanesi. Bir çay işçisi bir günde sadece 50 gr beyaz çay toplayabiliyor. Gölgede kurutulması tercih ediliyor ve ülkemizde genelde silver niddle çeşidi bulunuyor. Yeşil çay ya da siyah çay gibi soldurma, kurutma, fırınlama, fermantasyon işlemlerinden geçmiyor. Antioksidan kapasitesi oldukça yüksek olup cilde esneklik veren kolajen adlı maddeni yıkımını engelliyor ve daha ışıltılı ve sıkı bir cilt yapısını destekliyor. Metabolzimayı hızlandırarak yağ yakımına da destek oluyor.

Yeşil Çay: Siyah çay ile aynı bitkiden elde edilemsine rağmen oksijenle tepkimeye girmeden hızlı bir şekilde kurutlduğu için antioksidan kapasitesi oldukça yüksektir. İçeriğindeki kateşinler ile ağız ve diş sağlığını koruyucu etkiye sahip. Kafein içeriği ile ise fiziksel halsizliği giderici ve enerji verici olarak biliniyor. Spor ya da egzersiz öncesi 1 fincan kadar tüketildiğinde spor esnasında daha fazla yağ yakılmasını destekliyor.

Oolong Çayı: İsmi Çince'den gelen bu çay, siyah ejderha çayı olarak biliniyor. Yarı fermente bir çay olup siyah ve yeşil çay arasında kalan bir türü oluşturuyor. Kafein oranı oldukça düşük olup 4 fincandaki kafein oranı 1 bardak kahveye eşdeğer. Antioksidan kapasitesi oldukça yüksek ve özellikle bu aylarda bağışıklığın güçlendirilmesinden yana kolaylıkla kullanılabilir. Bunula birlikte yurtdışında birçok diyetisyen tarafından yağ yakıcı olarak tavsiye eidlmesinin altyapısına baktığımızda oolong çayının pankreatik lipaz enzimini baskıladığını yapılan çalışmalar destekliyor. Yani zayıflama döneminde herhangi bir rahatsızlık yoksa ortalama 2 fincan tüketmekte fayda var.

Lapsang Souchong: Çam ateşinde kurutularak elde edilen tütsülü bir çay çeşidi. Olcukça sert bir tada sahip olduğu için ceylon çayı ile karıştırılarak satışa sunuluyor veya kimi yerlerde tadı yumuşatmak için süt ile servis edildiği oluyor.

Assam Çayı: En karanlık yüze sahip çaylardan birtanesi ki Hindistan kökenli bu çay nemli yerlerden 2-6 metre panzehri olmayan yılan türlerinin oldukça sık rastlandığı alanlardan toplanıyor. Her yıl yüzlerce çay işçisi bu yüzden hayatını kaybediyor.

Rooibos Çayı: Kafein içermiyor olması en ilginç özelliği. Gebelik döneminin korkulu rüyalarından biri olan kafein bu çayla birlikte bu dönemdeki annelerin içini rahatlatmak için birebir. Tabiki tek faydası bu da değil. İçeriğinde bulunan chrysoriol rooibos maddesi yüksek antioksidan kapasiteye sahip bir polifenol olup yaşlanma karşıtı ve bağışıklığı güçlendirici etki gösteriyor. Bunun yanında antimikrobiyal oluşu birçok hastalıktan da koruyucu oluşunu destekler nitelikte.

Tüm bu yazıyı Lu Tong'un Çayın Yedi Yudumu adlı şiiriyle tamalayalım.

İlk yudum dudaklarımdan boğazıma kadar ferahlatır.

İkinci yudum yalnızlığımı ve melankolimi unutturur.

Üçüncü yudum ruhumun derinliklerindeki beş bin yıllık hikayeleri gün ışığına çıkarır.

Dördüncü yudum ile tüm dertlerim buharlaşıp yok olur.

Beşimni yudum vücudumun her bir noktasını arındırır.

Altıncı yudum ile kendimi ruhsal alemde bulurum.

Yedinci yudumu bitirdiğimde bir bahar esintisi her yanımı kaplar.

Son Yazılar
Arşiv
Takipte kalın
  • YouTube Social  Icon
  • Twitter Social Icon
  • Instagram Social Icon
bottom of page